Sydney, Avusturalya’da doğup büyümüş genç bir Müslümandır Ali. Oldukça başarılı bir hayatı varken 4.aşama kanser hastası olduğunu öğrenir. Kendisine yedi aylık bir ömür biçilir. Sonrası ise menkıbe değerinde bir iyilik hareketine dönüşür. Başarılı bir şirketin sahibidir Ali, varlıklı bir aileden gelmektedir. Hastalığı ile başlayan süreçte şirketini satar, alışkın olduğu gösterişli hayat tarzını gözden geçirir ve kalan ömrünü yardıma muhtaç insanlara destek olmaya adar.
Afrika’ya yapmış olduğu seyahatler ile kendini oradaki insanların hayatlarına tutunmaya adar. Kendisi dünyadan ayrıldıktan sonra hayır işlerinin devam edebilmesi için ‘Dünya Üzerindeki Müslümanlar Projesi’ (MATW) adında bir yardım kuruluşu kurar. Organizasyon, Afrika’da bir mescit ve bir okul inşaatına başlar. Ve arkasında biriktirdiği salih ameller, hayır dualar, onlarca güzel insan ve halen aktif olan bir yardım kuruluşu bırakır.
Vefatından önce gelin hikayesini kendisinin dilinden dinleyelim;[1]
Şu an ne durumdasın Ali? Altı ay ömrün kaldığını öğrenme sürecini anlatır mısın?
Hayatımın bu noktasında, Elhamdulillah Allah benim tüm vücuduma kanser denen bir hastalık hediye etti. Ve ben bütün hayatımı insanlara yardım etmek üzere değiştirme kararı aldım.
Hastalığı neden hediye olarak yorumladın?
Elhamdulillah, bu bir hediye çünkü Allah bana başıma gelenleri okuyabilmem ve değişmem için bir şans verdi. Kanser olduğumu öğrendiğim andan itibaren hayatımı yeniden okumaya başladım. Hayata karşı bakışım değişti. En küçük armağanı bile, tıpkı temiz hava solumak gibi yeniden ve yeniden yorumladım.
Kanser olduğunu öğrendiğinde nasıl tepki verdin?
O lüks arabalarımdan kurtuldum, şaşalı saatlerimi elden çıkardım, kıyafetlerimden bile kurtulmak istedim. Milyarlar harcadığım o gösterişli eşyalarım, süslü kıyafetlerim bana anlamsız gelmeye başladı. Onları da yurtdışına giderken yanımda götürdüm ve oradaki insanlara dağıttım. Bu dünyadan hiçbir şeyim olmadan ayrılmak istedim. Aşırı derecede lüks bir hayatım vardı. Milyon dolarlık ayakkabılarım, saatlerim ve gözlüklerim geçmişte yaptığım israfın boyutlarını gözler önüne seriyordu. Dünya malına düşkün birisi için başka türlü bir terbiye metodu düşünemiyorum.
Ferrari marka arabaların ile tanınıyorsun, bugün birçok kişi onlardan birine sahip olabilmek için ömrünü harcıyor. Peki şu an bu arabalara bakışın nedir, senin için bir şey ifade ediyor mu? Değeri nedir?
Benim için bir Ferrari’nin değeri, terliği olmayan Afrikalı bir çocuk için bir çift terliktir. Bunlardan birine sahip olmaktansa, bir çocuğun yüzündeki tebessüme şahit olmayı tercih ederim.
Gittiğim yere götürebileceğim ancak sâlih amellerim olacak. Dünya malı dünyada kalacaksa onları sâlihata çevirmek neden mümkün olmasın ki.
İşte Size Ali Banat’tan Beş Hayati Ders:[2]
Her daim Rabbe hamd edin
Ali kansere yakalanmasından dolayı şükrettiğini söylerdi. Belki bunu söylemek tuhaftı ama o bu hastalık vesilesiyle Rabbin üzerimizde tecelli eden nimetlerini görebilme fırsatı yakaladığını söylerdi. Dedi ki “Ben bu vesileyle teneffüs ettiğimiz havanın dahi ne büyük bir nimet olduğu bilinciyle uyandım”
Öyleyse ne duruyoruz! Rabbimizin üzerimizde tecelli eden nimetlerini görelim ve hissedelim ve bu güzellikleri istismar ederek kötü eylemlerimizle telef etmeyelim.
Rabbimiz İbrahim Suresi’nin 7. ayetinde ne güzel der: “Hani Rabbiniz size şunu duyurmuştu: "Eğer şükrederseniz size (olan nimetimi) artırırım, yok eğer nankörlük ederseniz iyi bilin ki mahrumiyetim pek şiddetli olacaktır."
Beklemeden hemen değişin. Şimdi değilse ne zaman?
Ali Banat, kendisine kanser teşhisi konduğunda bir gönül ihtilali yaptı ve değişti. Lakin bizler böyle bir haber bize ulaşmadan daha iyiye doğru değişebilmeliyiz.
Hayata hep pozitif bakın
Kendisine kanser teşhisi konulduktan sonra Ali, hayatı boşlayabilir ve depresif bir hayat yaşayabilirdi. Lakin öyle yapmadı tüm sağlık koşullarındaki olumsuzluklara rağmen irade kalemiyle iyiliklerin altına imza atmaya başladı. Belki de hayatının en anlamlı dönemleriydi bunlar. Afrika için infak kampanyası başlattı.
Hayatta bize zorluklar isabet ettiğinde her daim pozitif kalabilmeyi başarabilmeliyiz. Sabır ve metanet gibi bizi biz yapan değerlerimiz olduğunu unutmamalıyız. Acımızı yönetmede ve zorluklarla mücadelede pozitif olabilmek ve kalabilmek mühimdir.
Başkalarına vakfederek geçireceğiniz bir hayatınız olsun
Ali hayatının son demlerini kendisini başkalarının hayatına vakfederek geçirdi. Afrika’da bir mescit inşa ederek yetimlerin tedrisatı için okul açtı ve bu tür infak kampanyalarını ve projelerini kendi kurduğu “Müslim Around the World” organizasyonuyla devam ettirdi.
Ali’nin yaptığı tüm bu hayır kampanyaları sadaka-i cariye kapsamında o güzellikler insanlığın hayrına devam ettikçe kendisine de sevap kazandıracak mahiyette idi.
Ali dünyaya bir miras bıraktı. Peki bizim bırakacağımız miras nedir? Bu alemden göçüp gittikten sonra nasıl hatırlanacağız? Kaç yüreğe dokunmuş olacağız?
Koca koca infak yardım kampanyaları yapmak değil kastettiğim. Belki bir iki kişinin gönlüne dokunmak yüreklerini inşa etmek. Bunu başarabildiysek, bizim bu hayatta bırakabileceğimiz en güzel mirasımız olacaktır. Şayet çocuklarımız varsa onları İslam ahlakıyla yetiştirmek ve insanlık ailesine faydalı bir nesil bırakmak, bu hayatta yapabileceğimiz en güzel iş değil midir?
Bilin ki bu hayat fanidir!
Ali hayatının yedi ay kaldığını öğrenince artık lüks arabalara ve pahalı saatlere olan ilgisi kalmadı. Bu tür dünyevi kazanımlarının hepsini infak etti ve muhtaç sahiplerine verdi. Servetini helal yollardan kazandığı için bunları yapmayabilirdi. Lakin diyebilirim ki bunları muhtaç sahiplerine verdiği için ahiretine yatırım yapmış oldu.
Rabbimiz ne güzel der: “Namazı istikametle kılın, zekatı gönülden gelerek verin. Unutmayın: Kendiniz için ne hayır yaparsanız Allah'ın katında onu mutlaka bulursunuz. Çünkü Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir” (Bakara:2:110)
Sözümü Ali Banat’ın bir ifadesiyle bitiriyorum:
Her şey kanserden dolayı vefat eden bir arkadaşımın kabrine gitmekle başladı. O kabrin başında anladım ki sen gittikten sonra seninle kimse gelmiyor. Kimse yanında değil. Ne annen ne baban ne de kardeşlerin! Salihâtın dışında seninle beraber gelen hiçbir şey yok! Hayatın boyunca çalışıp çabaladığın ve biriktirdiğin servetin de seninle değil. Lakin seninle gelen tek şey var. Hayırlar, güzellikler ve livechillah/yaptığın infak, yani salihât. İşte bunlar senin ebedi yolculuğunda, daimî ikametgahına kadar sana refakat edecek olanlar.
Ali Banat’ın Vasiyeti:
Daha ilk günden benimle bu yolculuğa çıkan tüm takipçilerim için kısa bir video çekmek istedim. İnşallah beni ve MATW’ı desteklemeye devam edersiniz. Kardeşlerime ilk olarak ufak bir tavsiyem var. Gördüğünüz gibi sahip olduğumuz bu hayatta arabalarım ve param oldu. Elhamdullillah her şeye sahip oldum. Fakat -suphanallah- hasta olduğumda pek çok insandan; ‘kardeşim sen cenneti garantiledin’, ‘kardeşim sen toplum ve ümmet için çok şeyler yaptın’ gibi güzel mesajlar aldım. -Subhanallah- bu önemli değil, bu sadece Allah’ın bize verdiği basit bir lütuf, tıpkı sabahleyin uyanmak ve banyoya kendi kendine yürüyebilmek gibi. Zamanla bu tür şeylerden mahrum kalmaya başladım. Vallahi Allah bazılarımıza ne zaman vefat edeceğini bilme fırsatı vermiyor. Bazılarımız ve çoğumuz aniden vefat ediyor. Bazı kardeşlerimizin kulüplerde ya da aşırı dozdan ya da her ne ise acıklı sonlarının hikayelerini duymuşsunuzdur. Bu yüzden kardeşlerim, hayatınız boyunca onun için uğruna çalıştığınız bir amaç, plan edinmeye çalışın. Eğer bunu şahsi olarak yapma imkânınız yoksa başkalarının yaptığı çalışmalara gücünüzün yettiği kadar maddi yardım sağlayın, yeter ki bir şeyler yapın. Çünkü vallahi mahşer gününde buna ihtiyacınız olacak.
Ve bu hayatın peşine düşmüş kardeşlerim. Sizlere tavsiyem; İslam’dan daha çok kendi heva ve hevesimizin peşine düşüyoruz. Dikkatli olmalıyız. Çünkü vallahi ölüm gerçeği bir şaka değil. Çocuklarımız ve geride kalanlarımız bundan etkileniyor. Bazen sadece yatağımda oturup ağlıyorum. Çünkü sadece insanlardan ahiretime yardımcı olmaları için destek isteyebildim. Ve sonra, -subhanallah- Allah sizi hayatınızın bir parçası olacaklarını asla aklınızdan geçirmediğiniz insanlar ile dost kılıyor. Var olduklarından bile haberdar olmadığınız arkadaşlar veriyor.
Hasta, üzgün, dünyevi sıkıntıları olan kardeşlerim. Size söylüyorum; endişeye kapılmayın. Allahû Teâlâ size hiç ummadığınız kişileri, hiç ummadığınız bir zamanda destekçi olarak gönderecek. Eğer gerekten birine ihtiyacınız varsa, sadece Allah’a güvenmeli ve tevekkül etmelisiniz. Çevrenizdeki insanlara iyiliği ayağa kaldırmak için bir şey yapmaları konusunda ilham olabilirseniz ne mutlu bana. Unutmayın ki onların yaptıkları her sâlih amel için, onların İslam ile tanıştırdıkları tüm diğer insanlar için yarın ahirette mükafatlandırılacaksınız. Allah’ın izni ile, bu ameller hesap gününde size yardım edecek. Her zaman sizi dünya hayatının meşgalesinden biraz olsun uzaklaştıracak, üzerinde çalıştığınız bir projeniz ve planınız olsun. Allah’ın izni ile cennetinize giden yol budur.
Allah’a emanet olun.
Cezakullahi hayren, vesselamu aleykum ve bereketullah
Allah’ın Rahmet ve Merhameti Ali Banat Kardeşimizin üzerine olsun. Rabbim imtihanını Cennet vesilesi kılsın.
[1] https://www.youtube.com/watch?v=s6coJDpqaZ8
[2] https://ilmfeed.com/5-lessons-can-learn-life-ali-banat/ Rafiq İbn Jubair
Çeviren: Bilgin Erdoğan
60. Sayı (2018)
Şahsiyet