Mustafa İSLÂMOĞLU Ş-h-d maddesi, “orada olup tanık olma” (3:70) ve “tanık olduğunu haber verme” (25:72) manalarına delalet eder. Tanıklığın şartı “huzur”dur. Huzur, “orada ve o anda hazır ve nazır olma”dır. Bu tanıklık gözle olabileceği gibi, gönülle de olabilir. Hacıların hac yapmak için toplandığı mekânlara meşâhidu’l-hac denir (22:28). Meşhed, [...]
Mustafa İSLÂMOĞLU Dinî kavramları Kur’an’ın onayına sunmak İslam’ın, kendine has kavramsal bir bünyesi vardır. Bir kavramın, İslam’ın bünyesine ait olup olmadığını test etmenin tek doğru yolu, o kavramı Kur’an’ın onayına sunmaktır. Zira Kur’an, sadece önceki vahiylerin ve onların müntesiplerinin ürettiği ‘ehl-i kitap [...]
Mustafa İSLÂMOĞLU İman: İlahi itimada layık olmanın asgari şartı Emanet, “koruyacağı beklentisiyle birine geçici olarak verilen değerli şey” manasına gelir. Aynı zamanda “O değeri koruma işine” de emanet denilmiştir. Emanetin türetildiği emn, “güven”, emân birine verilen “güvenlik garantisi” anlamına gelir. Emn’in zıddı “korku” [...]
Mustafa İSLÂMOĞLU Zulme tapmak adli tepmek hakka hiç aldırmamak Kendi âsudeyse dünya yansa baş kaldırmamak (M. Akif) Dinin iki kanadı: Tevhid ve adalet İnsan, ebedi mutluluk menziline iki kanatla uçar: Bunlar, tevhid ve adalet kanatlarıdır. Tevhid kanadı, insandan Allah’a uzanır ve insan-Hâlık ilişkisini temsil eder. Adalet kanadı, insandan insana uzanır ve insan-mahlûk ilişkisini [...]
Mustafa İSLÂMOĞLU Tevhid İslam’ın Üssü’l-Esasıdır Allah’ın kitabında, tevhid kadar titizlendiği bir başka konu yoktur. Allah’ın peygamberlerinin tümünün ortak çağrısı tevhidedir. Tevhid, İslam’ın üssü’l-esasıdır. İslam adına ne inşa edilmişse, tevhid temeli üzerine inşa edilmiştir. Bu yüzden tevhide yönelik her tahrif [...]
Mustafa İSLÂMOĞLU İman dinin ruhudur, İslam dinin bedenidir İman ve İslam kavramlarının eşanlamlı olduğunu söyleyenler olmuştur. Bu öncelikle dil açısından doğru değildir. Zira isimlerin farklılığı manaların farklılığına delalet eder. İman ve İslam kavramlarının eşanlamlı olduğu tezini Kur’an da desteklemez. Şu âyet bunun delilidir: قَالَتِ الْاَعْرَابُ اٰمَنّاَ [...]
Mustafa İSLÂMOĞLU İlim nedir? Bir önceki konu olan takva, bir “bilinçlilik” hali idi. Ama o bilince ulaşmak için ‘ser-maye/ana-maya’, yani ‘yakıt’ gerektir. İşte ilim insanı o bilince ulaştıran ‘ser-maye’, yani yakıttır. Bu yüzden bilgi olmadan bilince ulaşılmaz. Bir medeniyeti, o medeniyetin kurucu aklı üretir. Medeniyetleri birbirinden ayıran şey, kurucu aklın bilgiyi [...]
Mustafa İSLÂMOĞLU "التقوى إنما تكون على من عقلها" “Takva ancak onu anlayıp akleden kimsede bulunur.” İmam Şafii Dergimizin önceki sayılarında işlenen “fıtrat” ve “ahlak” kavramlarıyla, “takva” arasında şöyle bir ayrım var: Fıtrat bizim tercihimiz değil, Yaratıcının bize bahşettiği idi. Dolayısıyla fıtrat üzerindeki tasarruf sadece [...]
Mustafa İSLAMOĞLU “Ahlak”ın lügavi çerçevesi Ahlak hem hilk hem de hulk köküne nisbet edilir. Hilk insanın fıtri tabiatını, hulk insanın manevi yanını, halk insanın maddi ve sosyal yanını ifade eder. Ahlak’ın hulk boyutu hilk ve halk boyutundan güçlüdür. Nasıl ki ruh bedenin, ahiret dünyanın, ğayb şahadet âleminin, mana maddenin öznesi ise, manevi olan da [...]