İnşaat Yüksek Mühendisi olan Cüneyt Ayhan ve Oğuzhan Ayhan’la depreme dayanıklı konut yapımı üzerine söyleştik…
Söyleşi: Cüneyt Ayhan ve Oğuzhan Ayhan
Söyleşen: Muhammet Ali Ayhan
Ayhanlar Projeden İnşaat Yüksek Mühendisi olan Cüneyt Ayhan ve Oğuzhan Ayhan’la birlikteyiz. Daha önce yüzlerce üstyapı (konut, hastane, stadyum, spor yapıları, köprü…) statik proje tasarımı işlerine imza attınız. Yine altyapı-yol işleri projeleri tasarladınız.
Statik projesini çizdiğiniz yapıların bir kısmının, büyük depremlerin merkez üssü olan bölgelerde yer almalarına rağmen önemli hasar almadığının bilgisini alıyorsunuz.
Soru cevap şeklinde gidelim dilerseniz. Sorularıma başlıyorum. İlk iki sorumu Cüneyt Bey’e sormak istiyorum.
Bir yapının büyük depremlerde içinde yaşayan insanları güvenli biçimde barındırabilmesi için statik tasarımında hangi yollar izlenmelidir?
Öncelikle yakın zamanda yaşadığımız büyük depremler için ülkemize başsağlığı dileyerek ve geçmiş olsun diyerek başlamak istiyorum.
Bir yapının depreme dayanıklı olması için statik tasarımı oldukça önemlidir. Yapının statik hesapları, malzeme seçimi, inşaat tekniği gibi faktörler deprem dayanıklılığı açısından büyük önem taşır. Öncelikle, yapının bölgesel deprem riski dikkate alınarak tasarlanması gerekir. Bölgedeki deprem potansiyeli, yer hareketleri, zemin özellikleri gibi faktörler göz önünde bulundurularak yapının sağlam bir temele sahip olması gerekmektedir.
Yapı malzemesi seçimi de depreme dayanıklılık açısından önemli bir faktördür. Depreme dayanıklı yapıların yapımında çelik, betonarme gibi malzemeler kullanılmaktadır. Malzeme seçimi yapılırken yapılan yerin deprem kuşağında olup olmadığı, yerel iklim şartları, zemin özellikleri gibi faktörler dikkate alınmalıdır. Yapının statik hesaplamaları sırasında deprem yükleri de dikkate alınmalıdır. Deprem yükleri; zemin tipi, bina geometrisi, yapı malzemesi ve yapı ağırlığı gibi faktörlere bağlı olarak belirlenir. Deprem yükleri; yapı elemanlarının boyutlandırılması, birleştirme detayları ve donatı yerleşimleri gibi tasarım detaylarının belirlenmesinde büyük önem taşır. Ayrıca, yapıların depreme dayanıklılığı açısından doğru inşaat tekniği de son derece önemlidir. Yapının doğru bir şekilde inşa edilmesi, birleştirme detaylarının doğru yapılması, yapı elemanlarının doğru yerleştirilmesi gibi unsurlar da depreme dayanıklılığı artırır.
Statik tasarımı yapan kişiler, inşaat mühendisleridir. İnşaat mühendisliği, önemli bir teknik alandır ve ülke ekonomisi için kritik bir sektördür. Ancak Türkiye'de kaliteli inşaat mühendisi yetişmemektedir. Öncelikle, inşaat mühendisliği eğitimi veren üniversitelerin kalitesi önemlidir. Eğitim kurumlarının kalitesi, özellikle teknik üniversitelerin inşaat mühendisliği bölümlerinin kalitesi, inşaat mühendislerinin kalitesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Eğer eğitim kalitesi yeterince yüksek değilse öğrenciler yeterli donanıma sahip olmayabilirler ve bu da mezunların kalitesini düşürebilir. Bunun yanı sıra, inşaat mühendisliği öğrencilerinin uygulamalı eğitim almaları da önemlidir. Yeterli uygulamalı eğitim sunulmaması, mezunların pratikteki becerilerini geliştiremeyerek kaliteli inşaat mühendisleri yetiştirmeyi zorlaştırabilir. Ayrıca inşaat sektöründeki işsizlik oranının yüksek olması, gençlerin bu alanda kariyer yapmak istemelerini azaltabilir. Bunun sonucunda, inşaat mühendisliği bölümlerine olan talep düşer ve bu da mezunların sayısını ve kalitesini düşürebilir.
İnşaat mühendislerinin maaşları, diğer ülkelerdeki meslektaşlarına göre daha düşük olabilir. Bu, inşaat mühendisleri için cazip olmayan bir kariyer seçeneği hâline getirebilir. Nitelikli iş imkânlarının sınırlı olması, mezunların iş bulmalarını zorlaştırır ve kariyerlerini geliştirmelerini engelleyebilir.
Son olarak, Türkiye'deki inşaat sektöründeki belirli sorunlar da kaliteli inşaat mühendisi yetiştirmeyi zorlaştırabilir. Örneğin, sektördeki yolsuzluklar ve güvenlik sorunları, mesleki standartların düşmesine ve inşaat mühendislerinin işlerini iyi yapmalarını engelleyebilir.
Yapıların projelendirilmesinden başlayıp anahtar teslimine kadar hangi süreçler izlenir ve hangi paydaşlar sorumluluk üstlenir?
Yapıların projelendirilmesi ve inşası oldukça kapsamlı bir süreçtir. Bu süreç boyunca birçok paydaş rol alır ve farklı sorumluluklar üstlenir.
İlk olarak, yapı projelendirilmesi süreciyle başlarız. Bu aşamada mimarlar, inşaat mühendisleri ve diğer tasarım uzmanları bir araya gelir ve projenin gereksinimlerine uygun bir tasarım oluştururlar. Bu aşamada, müşteri veya proje sahibi de tasarımda söz sahibidir ve gereksinimlerini belirtir. Projelendirme aşamasından sonra, inşaat izni almak için yerel yönetimlerle iş birliği yapılır. İnşaatın başlaması için gerekli olan izinlerin alınması ve gereksinimlerin yerine getirilmesi bu aşamada gerçekleştirilir.
İnşaat aşamasına gelindiğinde yüklenici firmalar devreye girer ve projenin fiziksel olarak gerçekleştirilmesi için sorumluluk alırlar. Yapı malzemeleri temin edilir ve inşaatın başlaması için hazırlıklar yapılır. İnşaat sırasında kalite kontrol uzmanları, yapı denetçileri ve diğer denetleyiciler yapıların güvenliği ve kalitesi konusunda sürekli denetleme yaparlar. Yapıların inşası tamamlandığında binanın sağlamlığına ve güvenliğine dair çeşitli testler yapılır.
Son olarak, anahtar teslimi aşamasına gelinir. Bu aşamada, yapı sahibi veya proje müşterisi yapıyı teslim alır ve kullanıma hazır hâle getirir. İnşaat firması, yapıyı tamamlamak için gerekli olan tüm hizmetleri sunar ve yapı sahibine gerekli dokümanları teslim eder. Genel olarak, yapıların projelendirilmesinden anahtar teslimine kadar birçok paydaş ve süreç devreye girer. Tasarım uzmanları, yerel yönetimler, inşaat firmaları, kalite kontrol uzmanları, yapı denetçileri ve müteahhitler gibi birçok paydaş bu süreçte sorumluluk üstlenir.
Cüneyt Bey’e teşekkür ediyor, Oğuzhan Bey’le devam etmek istiyorum. Türkiye’deki yapı stokunun kalitesinin ne durumda olduğunu gördük, bundan sonra yapı stokunun kalitesini arttırmak için neler yapılmalıdır?
Merhabalar, ben de yakın zamanda yaşadığımız depremlerden dolayı ülkemize başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerinde bulunuyorum.
Türkiye'deki yapı stokunun kalitesi maalesef oldukça düşük bir seviyede ve birçok yapı depreme dayanıksız şekilde inşa edilmiştir. Bu nedenle, yapı stokunun kalitesini arttırmak için birçok farklı adım atılması gerekmektedir.
İlk olarak, yeni yapıların inşası için daha sıkı standartlar ve yönetmelikler belirlenmeli ve bu standartlar doğru şekilde uygulanmalıdır. Yeni yapıların inşası sırasında yapı malzemelerinin kalitesi, doğru ve güvenilir hesaplamalar, uygun zemin etütleri ve doğru inşaat teknikleri gibi faktörlere özellikle dikkat edilmelidir. Bunun yanı sıra, mevcut yapı stokunun güçlendirilmesi ve depreme dayanıklı hâle getirilmesi de önemlidir. Bu amaçla, binaların yapısal güçlendirme çalışmaları yapılabilir ve deprem güvenliği sağlamak için gerekli olan diğer önlemler alınabilir.
Yapı sektöründe faaliyet gösteren tüm paydaşlar, yapı stokunun kalitesini arttırmak için birlikte çalışmalıdır. Yapı malzeme üreticileri, inşaat firmaları, mimarlar, mühendisler, müteahhitler, yerel yönetimler ve hükümet gibi tüm paydaşlar bir araya gelerek daha güvenli ve dayanıklı yapılar inşa etmek için çaba göstermelidirler. Sonuç olarak, yapı stokunun kalitesinin arttırılması için sıkı standartların belirlenmesi ve uygulanması, mevcut yapıların güçlendirilmesi, doğru hesaplamalar ve inşaat teknikleri kullanılması gibi adımların yanı sıra, tüm paydaşların işbirliği içinde çalışması önemlidir. Bu şekilde, gelecekteki depremlerde can ve mal kaybı en aza indirilebilir.
Deprem geçirmiş yapıların hasar tespit raporu alınırken hangi testler uygulanmış olmalıdır, bina sakinleri oturdukları binaların son durumunu öğrenmek için nasıl bir yol izlemeli, hangi durumlarda güçlendirme etkili olabilir?
Deprem geçirmiş yapıların hasar tespitleri genellikle bir inşaat mühendisi tarafından yapılır. Hasar tespiti yapılırken öncelikle yapıda oluşan hasarın türü, boyutu ve yerleri belirlenir. Bunun için görsel incelemeler, ölçümler, yapısal analizler, deformasyon analizleri, malzeme testleri gibi teknikler kullanılabilir.
Görsel incelemelerde yapıda meydana gelen çatlaklar, eğrilikler, bozulmalar, hasarlı alanların tespiti gibi açıkça görülebilen hasarlar incelenir. Yapısal analizler ve deformasyon analizleri; yapının deformasyonu, yükseklik ve dayanıklılık kaybı, temeldeki hasar, çatlamalar gibi belirtileri değerlendirir. Malzeme testleri, yapıda kullanılan malzemelerin hasar durumunu belirler. Hasar tespiti raporu oluşturulurken yapısal sorunlar, güçlendirme veya onarım gerektiren alanlar, acil önlemler, yenileme ihtiyacı gibi konular ele alınır. Hasar tespit raporu, yapı sahibi, sigorta şirketleri, yetkililer ve diğer ilgili taraflarca kullanılabilir.
Deprem geçirmiş yapıların hasar tespiti, genellikle inşaat mühendisleri veya deprem uzmanları tarafından yapılmalıdır. Bu uzmanların deneyimli ve yeterli bilgi birikimine sahip olmaları gerekmektedir. Ayrıca, hasar tespiti yapılırken güvenlik konusunda da özenli olunmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır.
Bina sakinleri, oturdukları binaların son durumunu öğrenmek için öncelikle belediye veya ilgili kamu kurumlarına başvurabilirler. Deprem sonrasında, ilgili kurumlar tarafından hasar tespit çalışmaları yapılır ve bina sakinlerine raporlar sunulur. Bu raporlarda, binanın güçlendirme veya yıkım gibi önlemlere ihtiyaç duyup duymadığı belirtilir.
Güçlendirme işlemi, bir binanın dayanıklılığını artırmak için yapılan bir işlemdir. Yapılan hasar tespit raporunda binanın güçlendirme gerektirip gerektirmediği belirtilir. Bina güçlendirme işleminde, bina elemanlarına ek malzemeler eklenerek veya var olan elemanlar değiştirilerek yapının dayanıklılığı artırılır. Güçlendirme işlemi, binanın çökme riskini azaltarak insanların güvenliğini sağlayabilir. Güçlendirme işlemi yapılması gereken durumlar arasında yapısal hasarların yanı sıra bina yaşlanması, çevresel faktörler veya deprem bölgesinde olması da sayılabilir.
Katkılarınızdan dolayı teşekkür ediyoruz.
Artık ülkemizin yönetiminden görevlilerine, uzmanlarından vatandaşına kadar herkesin deprem ve diğer doğa olaylarına karşı daha bilinçli ve tedbirli olmasını umuyoruz. Kur’an’ın emri olan okumayı, doğa olayından doğru kent ve yapı tasarımına kadar her alanda yapmamız gereklidir ve branşlarında uzman kişilere kulak vererek onlarla gerekli birimlerde koordineli çalışılmalıdır. Artık, hemen şimdi ve burada olanı tercih edip tek taraflı rant elde etme zihniyetinden kurtulup herkes için hayati önem taşıyan adımları öncelikli olarak atmamız gerekecektir. Bütün paydaşların birbiriyle uyumlu, adalet ve liyakati esas bilerek, sorgulayıcı bir zihin yapısıyla çalışması elzemdir.
Yapıların kaderine uygun yapılması dileğiyle…
88. Sayı (2023)