TEFSİR USÛLÜ KAYNAKLARI
Ali KOÇAK
Dinin temel kaynağı Kur’an-ı Kerim, yüzyıllardır tefsir ve tevil edilmektedir. Kur’an’ı anlama çabasının bir yol haritası olan Ulûmu’l-Kur’an (Tefsir Usûlü) çalışmaları ise, insan, dil, tarih ve coğrafyanın tekâmülü ile vücud bulan bir ihtiyacın tezahürüdür. Vahyin lafız, mana ve maksat derinliklerine nüfûz etmeyi hedefleyen bu tür çalışmaların İslam medeniyetinin ilk asırlardan itibaren yapılmaya başlandığı görülmektedir.
“Akıl Kur’an’dır, Kur’an akıldır” diyen büyük âlim ve ârif Hâris el-Muhâsibî’nin (781-857) te’lif ettiği “Fehmu’l-Kur’an” adlı eseri, bu alanda ilk sayılacak değerdedir. Dahası İbn Teymiyye’den Şah Veliyullah Dihlevî’ye, Zerkeşi’den Suyutî’ye, Muhammed Abdullah Draz’dan İsmail Hakkı İzmirli’ye kadar bir çok âlim bu alanda önemli eserler kaleme almıştır. Bu alandaki çalışmalar, günümüzde daha da yoğunlaşmıştır.
Biz burada tefsir usulü alanında kaynak kabul edilen ve günümüze yakın dönemde telif edilmiş bir kaç çalışmayı ele alacağız.
Cemaleddin el-Kâsımî; Kur’an’ı Anlamak
İlk çalışma Cemaleddin el-Kâsımî’nin (1866-1914) tefsir ilminin temel meselelerini ele aldığı Kur’an’ı Anlamak isimli eseri. Bu çalışma Kâsımî’nin Mehâsinü’t-Te’vil adlı on iki ciltlik tefsirinin usûlü niteliğinde ve girizgâhını teşkil ettiği dev eserlerden müstakil olarak da değerlendirilebilecek bir mahiyet arz ediyor. Kâsımî, tefsir ilminin genel kaideleri ve bahislerini derin bir vukuf ve itidal ölçüsüyle ele alıyor ve olabildiğince az tartışmalı formüllere bağlıyor.
Eser, tefsir ilminin başlıca kaynaklarını irdeleyerek başlıyor. Bunun ardından sebeb-i nüzul, nâsih-mensuh, kıraat ve israiliyyat konularını ele alıyor.
Ele aldığı diğer konular: zahir-batın, gramer, hitap, üslub, müşkilat, ümmilik, kıssalar, külli-cüzî hükümler, Kur’an ilimleri, Mekkî-Medenî karakter, tefsirde i’tidal, re’y ile konuşmak, şer’î deliller-aklî hükümler, mücmel, mecaz, mutlak-mukayyed, farz-vacib, tekrarların hikmeti, tefsir çeşitleri, icaz, yedi harf, Kur’an’ın cem’i süreci, Kur’an’ın ana konuları, Allah’ın sıfatları gibi konular ve bu konular hakkında kaideler... Kitap boyunca konular işlenirken bir çok örneğe de yer veriliyor.
Kâsımî’nin bu tür bir tarzı geliştirmesinde Şâtıbî’nin el-Muvâfakât adlı eserine dayanması önemli rol oynuyor. Kitap boyunca Şatıbî’nin fikirleri kılavuz önermeler halinde ve yerinden oynatılmaz bir mantık örgüsü içinde Kâsımî’ye yol gösteriyor. Bu haliyle kitabı bir Şâtıbî ekolü ürünü saymak mümkün.
Aynı zamanda İbn Teymiyye’den beslenen Kâsımî’nin selefî karakterli bu eseri, tefsir araştırmacıları ve okuyucuları için önemli bir imkân sayılmalıdır.
İzzet Derveze; Kur’anü’l-Mecid
İkinci çalışma İzzet Derveze’nin (1888-1984) Kur’an’ı anlamada bir usûl denemesi olan Kur’anü’l Mecid isimli kitabı.
Kur’anü’l Mecid, Kur´an tarihi ile ilgili araştırmaları içermesi bakımından özgün bir eser, Kur´an´ı anlamanın ideal yöntemini içermesi ve Derveze’nin tefsir metodolojisini aktarması bakımından da ‘Nüzul Sırasına Göre Kur’an Tefsiri’ (Tefsirü’l Hadis) isimli çalışmasına bir mukaddime niteliğindedir.
Kur’anü’l Mecid, dört bölümden oluşuyor. Birinci bölümde Kur’an’ın vahyedilişi, üslubu, çağrısı, karakteri, belagati ve ilk dönem tefsiri konuları ele alınıyor.
Derveze, eserin ikinci bölümünde Kur’an’ın cem’i, tedvini, yazımı, okunuşu, çoğaltılması, korunması, Mekkî ve Medenî surelerin karakteri ve mushafların imlası ile ilgili spekülatif bilgiler taşıyan rivayetlere bağlı olarak ortaya atılan soruları tartışarak cevaplıyor. Bu çerçevede Kur´an´ın günümüze kadar korunarak geldiğinin akli ve Kur’ani delillerini de ortaya koyuyor.
Eserin üçüncü bölümünde Kur’an’ı anlamanın ve tefsir etmenin ideal yöntemi ele alınıyor. Ayetlerin, Kur’an bütünlüğü gözetilerek ve sûrelerin akışı içerisinde anlaşılması gerektiğini savunan Derveze, klasik tefsir kitaplarında yapılan metodolojik hataları, bu kitaplardan yaptığı alıntılarla gözler önüne seriyor ve konu ile ilgili ideal yöntemi örneklerle somutlaştırıyor.
Eserin dördüncü bölümünde ise müfessirlerin kitaplarına ve metodlarına ilişkin görüş ve yorumlar ele alınıyor. Bu çerçevede kıssalar, nüzul sebepleri, melekler, cinler, sembolik ifadeler, batini anlamlar, Kur’an’ın mahluk olduğuna ilişkin ihtilaflar, re’yle Kur’an’ı tefsir etmenin yasaklanması, Kur’an’ın sadece anlamının vahiy olduğu, Kur’an bir defada indirildiği gibi meseleler hakkındaki görüşler irdeleniyor.
Abdulcelil Candan; Kur’an Tefsirinde Sapma ve Nedenleri
Üçüncü çalışma ise Abdulcelil Candan’ın (1959-2012) tefsire sokulan bi’dat, hurafe ve tahrifatın ele alındığı Kur’an Tefsirinde Sapma ve Nedenleri isimli eseri...
Dergimizin de yazarlarından olan merhum müellif, eserinin Giriş’inde Kur’an’ı Doğru Anlamanın Önemi başlığı altında tarih boyunca İslam toplumlarının bu alandaki serencamını dile getiriyor.
Eserin birinci bölümünde İslam Ahlakında Yanlışı Düzeltmenin Önemi başlığı altında emr bi'l-ma'rûf ve nehy ani’l-münker, Kur’an vahyinin mahiyeti, Kur’an vahyinin korunmuşluğu ile ilgili olarak ortaya atılan şüpheler, tahrif biçimleri, tefsir çeşitleri ele alınıyor.
Eserin ikinci bölümünde Tefsirde Görülen Sapma Nedenleri başlığı altında art niyet, taassub ve taklid, siyasî çıkarlar, bilimsel gelişmelere Kur’an’dan referans bulmaya çalışmak, gaybi konularda gereksiz ayrıntılara dalmak, cifr hesabı (ve 19 hurafesi) gibi konular irdeleniyor ve örneklendiriliyor.
Eserin üçüncü bölümünde ise Tefsirde Sapma Alanı başlığı altında Allah inancıyla bağdaşmayan yorumlar, Kur’an metni ile ters düşen yorumlar, Peygamberlik kurumuyla bağdaşmayan yorumlar, sahih sünnete muhalif yorumlar, dilden kaynaklanan hatalar, siyak ve sibak göz önünde bulundurulmadığı için meydana gelen sapmalar, aşırı tevilden kaynaklanan sapmalar, zahir-batın dengesi sarf-ı nazar edilmediğinden kaynaklanan sapmalar, nesih çerçevesinde görülen sapmalar, nüzul sebebi göz önünde bulundurulmamaktan kaynaklanan sapmalar, helal-haram ve ahkam ile ilgili olarak yapılan tefsir sapmaları, tarihi verilerle bağdaşmayan sapmalar, reenkarnasyon çerçevesinde yapılan sapmalar gibi konular ele alınıyor ve örneklendiriliyor.
Candan, Sonuç bölümünde şu tespitleri dile getiriyor: “Tefsirde sapmaya düşmemek neredeyse imkânsızdır. Ancak en az hata ile çıkmak, özellikle taassub ve taklidden uzak durmaya bağlıdır. Taassub ve taklid tefsirde sapmaya götüren en önemli iki faktördür. Bunların dışında Arapça’yı iyi kullanmama, gereksiz ayrıntılara dalma, müfessirin kendi ilim sahasının dışına çıkması, her çıkan yenilik için Kur’an’dan referans bulmaya çalışması tefsirde sapmaya götüren diğer önemli nedenlerdir.” (s.238).
Çalışma boyunca, sapmaya gitme nedenleri sıralanırken, özellikle de sapmanın en çok gerçekleştiği konular örneklendiriliyor; tahlil ve değerlendirmeleri yapılıyor. Candan, bu alanda daha noktasal ve derinlikli eserlere ihtiyaç duyulduğunu da dile getiriyor.
***
Bu üç eser, bir yönüyle birbirlerini tamamlıyor diyebiliriz, şöyle ki; Kâsımî’nin eserinde selefî (hadis eksenli) perspektifinden, Derveze’nin eserinde dirayet (Kur’an eksenli) perspektifinden kaideler ortaya konulurken, Candan’ın eserinde de her iki alanda kaidelere rağmen, tarihsel süreç içinde pratikte vuku bulan problemler (bi’dat, hurafe, tahrifat) örneklendiriliyor.
Diğer taraftan, özellikle yeni başlayanlar için bu hayat-memat meselesi konunun girişi sadedinde Dücane Cündioğlu’nun Kur’an Tedkikleri üst başlığı ile kaleme aldığı Kur’an’ı Anlamanın Anlamı (1995), Anlamın Buharlaşması ve Kur'an (1996), Sözün Özü: Kelâm-ı İlâhî’nin Tabiatına Dâir (1996), Sözlü Kültür’den Yazılı Kültür’e: Anlam’ın Tarihi (1997) eserleri ile Prof.Dr. Mustafa Öztürk’ün Kur’an ve Aşırı Yorum (2003), Kur’an’ın Mutezilî Yorumu (2004), Tefsirde Ehl-i Sünnet ve Şia Polemikleri (2009), Kur'an, Tefsir ve Usul Üzerine -Problemler, Tespitler, Teklifler- (2011) gibi bu alandaki önemli eserleri okuyucularımıza salık verebiliriz.
Hatırlatmak istediğimiz bir eser de Fehmü’l-Kur’an’ın (2013) müellifi Muhammed Âbid el-Câbirî’nin (1936-2010) klasik dönemde ele alınan sorunları yeniden ve yeni bir bakış açısıyla ortaya koyduğu, ilave sorularla daha geniş ufuklara ulaşmak üzere Kur’an ilimlerine dair meselelere eğildiği, uzun yıllar sürdürdüğü inceleme, tetkik ve tahkiklerini ortaya koyduğu Kur’an’a Giriş (2012) isimli eseridir. Bu eserinde günümüz muhayyilesine Kur’an-ı Kerim’i irdeleyen Câbiri, bir taraftan Kur’ân’ı ideolojik kullanımlar ve istismarlardan uzak tutmaya, diğer taraftan Kur’an evrenine yaklaşımlarda epistemolojik bir tenkit metodu ile akletmeye çağrı yapıyor.
Câbirî’nin mukaddimede üzerinde durduğu en önemli konu, Kur’ân’ı anlama çabamızda onu hem kendisiyle, hem de bizimle çağdaş hâle getirme meselesidir. Câbirî, Kur’ân’ı hem kendisiyle, hem de bizimle çağdaş hâle getirerek anlama metodolojisinin temeline ‘Kur’ân’ı Kur’ânla açıklama’ prensibini koyuyor.
***
Buraya kadar ele aldığımız eserler ve onların dikkat çektiği referanslar gösteriyor ki tefsir usulü, Müslümanların düşünce geleneğinin tekamülüne paralellik arz ediyor. Anlıyoruz ki her bir ilmin usulünde zaman içinde yenilenme şart gibi görünüyor.
İste bu minval üzere “tecdid-i füru yetmez, tecdid-i usul lazım” diyen Mustafa İslamoğlu hocamız, yazımı süren tefsirine hazırladığı, Kur’an’ın Anlamıyla Buluşma Yöntemi başlıklı mukaddimesi bir “Tefsir Usulü” mesabesinde ve tamamlanma aşamasına gelmiş bulunuyor. Bu mukaddime, ana hatlarıyla şu başlıklardan oluşuyor:
Birinci Bölüm: Bağlam (Dış Bağlam: Büyük Nuzül Sebebi, Kur’an’ın Nuzül Ortamı; İç Bağlam: Tertip; Kur’an’ın Tertibi, Surelerin ve Ayetlerin Tertibi, Mekkî ve Medenî Kur’an, Mekkî ve Medenî Üslubun Özellikleri).
İkinci Bölüm: Vahiy (Vahiy Nedir, Kur’an Nedir – Ne Değildir?, Kur’an’ın Dili, Kur’an’ın Maddi Unsurları, Kur’an’ın Ana Konuları).
Üçüncü Bölüm: Anlam (Kur’ın Anlamıyla Buluşmak, Akıl ve Kur’an, Kur’an’ı Anlamak Farzdır, Kur’an’ı Nasıl okumalı?)
Dördüncü Bölüm: Dil – Lafız – Mana – Maksat (Dilin Kökeni, İsimler ve Fiiller, Kıraatlar, Delalet Bahsi, Muhkem-Müteşabih, İstikra).
Beşinci Bölüm: Yorum (Anlamın Yolculuğu, Aşırı Yorum, Klasik Yorum, Nesh Sorunu, Üç Yorum Tarzı, Doğru Yorumun İlkeleri, Yorumun Tarihi ve Tefsirler, Tercüme ve Meal).
İslamoğlu hocamızın Kur’an’ın Anlamıyla Buluşma Yöntemi başlıklı bu geniş ve kapsamlı çalışması, daha bir çok konuyu etraflıca ele alıyor ve asrın idrakine yeni şeyler söylüyor. Bu önemli tesbitlerden bir çoğu maddeler halinde bu sayınını başyazısında özetlenmiş bulunuyor. Yeni bir usule Bismillah...
Sayı 89 (2023)
Kur'an Kitaplığı